Alışveriş Severler Dikkat

Klasiklerden şaşmayalım
Her yeni sezonla birlikte yeni bir gardırop düzmektense klasik parçalar seçmeye ve gardırobumuzu temel üstüne kurmaya özen göstermek gerek. Bunları daha trendy, sezonluk parçalara vurgulayan bir fon gibi düşünebiliriz. Klasik motorcu ceket, trençkot ya da diğer olmazsa olmaz da siyah veya lacivert etek. Tabii tişörtler, gömlekler gibi temel parçaları atlamamak önemli.

Feminenlik önemli
Hangi kadın sevmez ki topuklu ayakkabı giyip özgüvenli şekilde etrafta süzülmek. Pek giyemeyenlerdenim fakat herkes gibi bende tutkunuyum. Çok kullanışlılar ve bizi olduğumuzdan daha uzun gösteriyorlar. Yüksek topuklular her şeyle çok yakışır. Sizi gündüzden geceye, daha gündelik stilden şıklığa taşımak konusunda tek parça seçmeniz gerekirse, o kesinlikle topuklu ayakkabı olsun.

Ayna ayna söyle bana…
Annem hep der ki;  “Ayna gibi dostun var kızım.” Doğru kıyafeti seçmenin sırrı; uzunluk, genişlik ve orantı gibi bazı faktörleri göz önünde bulundurmaktan geçiyor. Aynada vakit geçirin ve içinize sinene kadar değiştirmeye devam edin. Önemli olan vücut tipimize göre giyinmek ve öyle alışveriş yapmak.

Hayaller Cool görünüm Gerçekler Naftalin olmayın!
Son 1 senenin modası vintage parçalar. Kullanımı tehlikeli olduğu kadar doğru parça seçildiğinde havandan geçilmeyecek bir görünüm oluşturabilirsin. Neden mi tehlikeli dedim? Severek aldığın yanlış parçayla süslenip sokağa çıktığını ve “Naftalin Hanım” olarak sokaklarda cakas atma ihtimalini düşünün. Korkutucu değil mi?

Vakit ayıralım.
Kendimizi iyi hissetmek için alışveriş yapmamaya çalışmalıyız. Alışverişe gerçekten zaman ayırmalıyız. Sırf indirimde diye gereksiz bir şey alabiliriz. Sonra ay sonunda kredi kartı ekstresine baka kalıyoruz. “Ama bu ay hiç bir şey almadım ki?” Eğer görünümümüzde farklılık yaratmak isteyenlerdensek dolaşmalı bakınmalı sabırla araştırmalıyız. Bu uğurda her şeye saldırmak yok.

Pahalı parça ilk alınmalı
Bazı parçaları sezon indirimini beklemeden almak gerekebilir. Kaliteli olduğunu düşündüğünüz parçaları hemen alın. Hepimiz biliyoruz ki iyi parçalar sezonda bitiyor. İlk bakışta kendini gösterişli göstermek isteyenler, odak noktasına iyi kesimli bir ceket veya kaliteli bir manto alarak genel görünümü yukarı çekebiliriz. Böylece diğer parçaların da kalitesi arttırmış olacağız.

Siyahta bir renktir diyenlere

Her parçanın siyahını almayın. Gardırobu bütünleyebilir belki ama hiç mi canınız farklı renk giymek istemiyor. Renk kullanmak görünümü canlı tutar. Siyah giymekte ısrarcı olanlar en azından takılar da farklılık yapmalılar. Tabii renk kullanınca da fazla uyumlu olmamaya çalışmak gerek. Gözü yorabilir.

Uludağ Et Lokantası


Hafif gölgelik hafif esinti biraz manzara ve tabii ki de karın tokluğu. İnsan başka ne ister ki sıcak yaz günlerinde. Çocukluğumdan beri ara ara gittiğim gerçekten beni benden alan lezzetli yemeklerine yakın zamanda tekrar kavuştum. Kendime dedim ki burayı blogumda yazayım ileride keyifli anılarımı tazelemek için bakar bakar okurum dedim.

Kısa tarihçeye gireyim 1956’da Ankara’da başlamışlar. 1985’de ise İstanbul’da hizmet vermeye başlamışlar. Gerçekten bu kadar uzun süre zevkle kendi işimi yapabilir miyim diye düşünmüyor değilim. Eskiler hep derler ya sevdiğin işi yap yavrum Sanırım burası da sevdikleri işi bulanlardan. Mekan Florya’da deniz kenarında. Sağı solu plajlarla donatılmış. Önü alabildiğince deniz kumu da temizlemişler her yönüyle çok temiz gözüküyor. Denizde balık tutan, teknesiyle açılan ve martılar kısacası izlenecek çok şey var.

Peki biz ne yedik..

 
Önce altlık yapıyoruz değil mi? Gelsin tulum peyniri, sıcak pide ve tereyağ. Bunlar et lokantalarının süper 3 lüsü.

Özel Uludağ kebabı yok böyle bir lezzet. Bildiğimiz İskender Kebabı görünümünde. Fakat tat bambaşka yıllardır değişmeyen bir lezzet en azından bana göre. Her gittiğimde aynı yemeği yediğim için menünün geri kalan kısmını, masada oturan diğer kişiler tarafından biliyorum. Şöyle tarif edeyim. Uzun zamandan beri gitmediğimi söylemiştim yukarıda. Tabi bu arada İskender yemek için bu işi fast food olayına indirgeyenlerde yemeye başladım. İşte Uludağ Kebabını yedikten sonra damağım müthiş bir serzenişte bulundu. Anlatırken bile burnuma döktükleri tereyağı kokusu geliyor.

Karnımız acıktı iyiden iyiye
Karışık Izgara tabağını tanıtayım hemen.  Tabaktaki her şey gayet lezzetliydi görünüş bakımından. Yemeğimden kafamı kaldırdığım anda karışık ızgara adına hiçbir şey kalmadığı için pek tadamadım maalesef. Ama suratında lezzetin ve doygunluğun tatmin edici ifadesini anlayabiliyordum. Nasıl olduysa fotoğrafını çekebilmişim. Şans İşte.
O kadar yemeye birde üzerine tatlı isteseydik yapılan onca spor ziyan olacaktı. Daha önceden künefesini yediğim için midenizde boş yer kaldıysa ortaya alın bir adet. Biz bu seferlik bakır cezvede köpüklü bir Türk kahvesi içelim dedik.

Ben burada fiyat konusuna girmeyeceğim ama çok merak edenler var ise yönlendireceğim. Üzerine 2 TL daha koyun yalnız.   

Siz manzarayı ve keyifli doygunluğun tadını çıkartırken beylerin keselerine bereket diyorum.





Pek Bilinmeyen Makyaj Sırları


Dudaklardan Başlayayım.

Dudağımızdaki kuru deriyi temizlemek ve üzerindeki pürüzleri yok etmek için bir diş fırçası yardımıyla dudaklarımıza peeling yapıyormuş gibi hafifçe fırçalayalım. 

Uygulama sonrasında nem kaybımızı yok edecek şekilde dudak nemlendiricisi sürelim. Nemlendirilmiş bir dudak yapısı rujun her zaman daha kalıcı olmasında etkili olur. Dudağımızı nemlendirmek için kullandığımız ürünlerden bir peçete yardımıyla kurtuluyoruz. 

Kapatıcı fırçası ile dudaklarımızın üzerine günlük kapatıcımızdan biraz sürelim. Bu bize dudak kalemini kullanırken avantaj sağlayacak. 

Aydınlatıcıyı dudak kenarlarına sürerek dudağı daha dolgun gösterebiliriz.

Rujumuzla aynı renkteki bir kalemle dudak çevremizi belirleyelim. Hiçbir boşluk bırakmayacak şekilde rujumuzu dudağımızın tümüne sürelim. 

Toz ya da kompakt bir pudra seçip, dudağımızın üzerine sünger yardımıyla uygulayalım. Pudranın üzerine ikinci kez ruj sürmek, uzun saatler makyaj tazelemekten kurtaracak.

Gözlerle devam ediyorum.

Gözlere anlam katan tüm makyaj uygulamaları aynı zamanda en çabuk bozulan uygulamalardır. Rutin işlerimizi yaparken bile sık sık tercih ettiğimiz göz kalemi ve rimel, gözün çabuk terleyen bir bölgede olmasından dolayı etkisini uzun süre koruyamaz. Tıpkı yüzde olduğu gibi, göz makyajı yapmadan önce bir baz uygulamak kalıcılığı arttırabilir.

Göz makyajı için baz sağlayacak ürünü seçerken, cilde temas ettiği anda kuruyan, hassas göz kapaklarını pürüzsüz hale getiren ürünleri tercih etmek etkili gözlerin altın anahtarıdır.

Etkileyici bakışlar yaratmak için makyaj trendlerinde bu sene yine dumanlı gözler ön planda. Bu ürünleri tercih ederken, göz renginizi dikkate almayı sakın unutmayın. Far söz konusu olduğunda da, toprak tonları, doğal tonlar ya da bej rengi seçmek gözlere doğal ve canlı bir hava katar. Fakat istediğiniz gözlerinizi belirginleştirmekse gri ya da siyaha yakın tonlar her zaman daha etkili olur. Gri ve lila tonlarını bir arada kullanmak göze ayrı bir hava katabilir.

Kalın çekilen eyeliner abiye kıyafetlerde daha çok dikkat çeker.

Cilt ile bitiriyorum.



Makyaj öncesinde yüzümüze bir baz uygulamak, hem fondötenin hem de diğer makyaj malzemelerinin canlı görüntüsünü uzun saatler korumasına destek verir. Cilde porselen görüntüsünü veren ve aydınlık bir ışıltı efekti yaratan bazları tercih etmek size her zaman avantaj sağlar. 


Fondöteni cildinize uygun ve mat olanı seçmek iyi görünüm elde etmek için büyük önem taşıyor. Çünkü yağlı bir cilde uygulanan yanlış bir baz tüm yüzü terli gösterip makyajın çok kısa sürede bozulmasına neden olabilir. 

Fondöteni tüm yüze ve göz altlarına yoğun kullanmak yaşlı gösterecektir. Mümkün olduğunca ince sürüp cilde iyice yedirmek ve göz altlarını bir parça kendi rengimizde kalırsa daha doğal görünüm elde edebiliriz.

Uygun bazı uyguladıktan hemen sonra ulaştığımız porselen görünümünü fondöten uygulamasının ardından da koruyabilmek için transparan bir pudra uygulamak en doğru yöntemdir. Ciltte ağırlık oluşturmayan bu uygulama kadifemsi bir dokunuşun yaratılmasına olanak verir.




Püfür Püfür Boğaz Turu Yapalım


Çok sıcak değil mi? Şöyle güzel bir esinti olsa… yazın tadı daha çok çıkmaz mıydı? Bu havaları görünce hayali bile çok güzel geldi.
İşte yine havalar bu kadar sıcakken madem İstanbuldayız şehrin içindeki kaosdan da bıktık. Biraz denizden bakınalım. Adını hatırlayamadığım ünlü kişi; "İstanbul'dan sıkıldıysanız denizden bakmayı deneyin." demiş. Ne kadar haklı olduğunu 2 saat boyunca yapmış olduğum püfür püfür Boğaz turunda anlamış oldum.

Teknede içimdeki Japon ortaya çıktı ve önüme gelen her yeri çektim.


 Burda tekne acayip hoşuma gitti.

Bu kadar keyif yaparken Türk Kahvesiyle taçlandırmazmıyım.


Tamam biraz keyifte aşırıya kaçmışım. Ama 3 vakte kadar ne olacağını merak ediyorum.

Beşiktaş'a kadar tarihi yapıların pek yakınından geçemiyorsunuz bu nedenle makinemde zoom kullandım. O yüzden bu muhteşem yapıları net gösteremediğim için çok üzgünüm ama Boğaz Turu'nun konsepti biraz sizi uzaktan büyülemek.

Ve karşınızda muhteşem Dolmabahçe Sarayı. İnsan bütün duvarları ayrı ayrı incelemek istiyor. Tekne ile gezerken yapıların tarihçelerini de anlatıyorlar. Dediler ki; Dolmabahçe Sarayı'nda dünyanın en büyük avizesi ile balo salonu bulunuyormuş. Böyle bilgiler hatırlatılınca tekrardan hayran kaldım.

Çırağan Sarayını videoya çektim.

Hemen yanında Galatasaray Üniversitesi


AAAA Avrupa tarafında yeşillik kalmış. 

Sağda görmüş olduğunuz meşhur Galatasaray Adasına gelmiş bulunuyoruz. İçeride herkes havuzdaydı. Burasını görünce hep aklıma burada çekilmiş bir Türk Filmi gelir. Ajda Pekkan oynuyor hemde estetiksiz hali düşünün ne kadar eski neyse burası bu kadar olsun şimdilik yakında gidersem ayrı bir yazımda anlatıyor olurum.

Bence İstanbul'un keyfini bu amcalar sürüyor.

Bebek'e geldik. Yelkenlilere gözüm takıldı.
Evet Rumeli Hisarındayız. Buradan Asya tarafına geçiyoruz.

Asya tarafındaki yalıların güzelliklerine şimdiden hazırlıklı olun.

Metrobüse bindiğinizde genellikle yaklaşık 3 dakikalık sessizlik olur. Eğer günün birinde metrobüsle karşıya geçerseniz içerideki insanları gözlemleyin. Herkes boğazın güzelliğine seyre dalmış oluyor.

Küçüksu Kasrını da görelim. Balyan ailesinin eli yine deymiş.

Kaptan sen devam et. Biraz yalı bakalım...

 Kuleli Askeri Lisesi

 Beylerbeyi Sarayındayız.

Kız Kulesine kadar geldik.

  İstanbul'u sevdiğinizi Boğaz turu yapmadan anlayamazsınız...