Tarihi Çiniler Eşliğinde Pandeli Restaurant
Geçenlerde Eminönü taraflarına gittim ve biraz turist olarak
gezmeyi tercih ettim. Acaba turist olsaydım nereleri önerirlerdi diye düşündüm.
Her ay Eminönü’ne düzenli olarak gittiğim için benim için etkilenecek tek şey Kapalıçarşı
da ki kuyumcu vitrinlerinin yeni koleksiyonları oluyor. Yanlış anlaşılmasın aldığımdan
değil parlak olan her şeye ilgi duyduğumdan. Yabancı birini ağırlayacaksanız
gerek iş yemeği olsun gerek arkadaşınız ya da siz farklı bir ambiyans arzusu
içerisindeyseniz. Gitmenizi şiddetle öneriyorum.
Öncelikle bende Vedat Milör’ün programından duyarak gittim. Mısır
çarşısında ki esnafa sordum nerededir bu Pandeli diye. “Dümdüz ileride çıkmadan
hemen solda 2 Numara dediler. Ama biraz tuzludur diye gülümseyerek ekledi.” Yani tramvaya yakın olan Mısır Çarşısı kapsından
girildiğinde hemen sola dönünce tabela sizi yukarıya çıkarıyor. Işıklı tabelası
hemen fark ediliyor. İznik çinileri sizi aşağıda karşılayıp yukarıya kadar
eşlik ediyor hatta yemeğinizin bitmesini bile bekliyor. Atatürk, Audrey Hepburn,
Robert de Niro gibi tanınmış isimleri ağırlamış bu yerde hem yedik hem keyifli
zaman geçirdik.
Ben gittiğimde Rüstempaşada restorasyon çalışmaları vardı,halen sürüyor diye biliyorum ama restaurant pek kalabalık değildi, pencere kenarında
yer bulabilen şanslı kişilerdenim. Küçük penceresinden Galata Köprüsüne mi
baksam, aşağıdaki kalabalığı mı izlesem, yoksa garsona sipariş mi versem diye kafam
karışık her yere baktım. Diğer masalarda ise hep yabancı turistler ve iş için
gelen kişiler var. Etkili bir iş yemeği için oldukça mantıklı.
Gurmelik yapmayacağım yemekler gayet güzel. Gösterişli
tabaklardan uzak sadece içerisinde leziz yemek var. Çoğu yer gibi kocaman tabak içerisinde hangisi yemek diye aramıyorsunuz. Zeytinyağlı enginar ve yaprak
sarması gerçekten tadı damağımda kaldı. Zeytinyağlıların hakkını vermişler. Patlıcan kebabı alıştığımız
tabak görünümünde gelmiyor. Bu nedenle hayal kırıklığı yaşamayın ama tadı gayet
lezzetli. Ben biraz Ali Nazik'e benzetim görüntüsünü. Porsiyonlar küçük gibi gözüküyor ama doyurucu ben yoğurtlu kebap yedim. Sunum sizi aldatmasın yemekler
lezzetli.
Tatlısına geldiğimizde kendimi hiç şaşırtmadım ve kararsız kaldım. Garsonlar kararsız müşterinin yolunu karışık tatlı tabağıyla çözmüş olacak ki hemen öneri verdiler.” Karışık yaptıralım ortaya” Sizde öyle yapın, çünkü bütün tatlılar için konuşursak yılların vermiş olduğu farklı bir el lezzetiyle yapıyorlar diyebilrim, çoğu gerçekten 40 yıllık aşçıymış. Pandeli karışık tatlı tabak içeriği; vişneli tiriti, güllaç, revani, kazandibi, badem kurabiyesinde oluşuyordu. Birde biz annemle vişneli ekmek kadayıf fanları olduğumuz için acaba burası nasıl yapıyor diye merak ettik. Afyon İkbal’i aratmadı diyebilirim. Tatlı tabağının içeriği ramazan ayında gittiğim için farklıydı ama standart içerik daha değişiktir.
Resimleri görünce bazılarınız maşallah ne yemiş demiştir. 3
kişi gittiğimizi belirteyim. Yani her tadımlık tatlıyı 3’e bölünüz. Herkese kuş
kadar kalıyor. Kendimi akladığıma göre devam edebilirim. Pandeli de döner
yiyecekseniz etleri kuzu ve dana karışımı olarak yapılıyor sadece dana
yiyenlere önceden belirteyim. Ayrıca restaurant saat 18.00’a kadar açık yani
akşam yemeği olarak organize olmayın derim. En güzeli keyifli bir öğlen yemeği geçirmek
için tercih sebebi olabilir.
Hesap bölümüne gelirsek genel algı tuzlu olduğu. Buradan fiyatlarını
paylaşmayacağım ama işinizi kolaylaştırmak adına yönlendirebilirim. Pandeli’den
çıktık. İçimizi güzel bir koku sardı. Baktık etrafa yeni çekilmiş taze bir
kahve almadan mı eve döneceğim. O uzun kuyruğa girilir.
0 yorum: